9 Aralık 2011 Cuma

Balıkçı Adem Baba-Arnavutköy-

Yıllardır İstanbul da fiyat kalite performansından ödün vermeyen ve son derece lezzetli deniz ürünleri pişiren bu dükkan Arnavutköy de bulunuyor. Karşılıklı iki bina da hizmet veriyor. Çoluk cocuk gidecekseniz üst katda hizmet vereni seçin zira daha havadar ve tıkıs tıkış da olmuyor.


Salata eğer belirtmezseniz yukarda ki şekilde geliyor...Peynir extra ucrete tabi tabiki...Kullandıkları zeytinyağı kaliteli yanlız domateslerin kabuklarını soymuyorlar. Kalamar tavaları da başarılı oluyor genelde...





5 Kasım 2011 Cumartesi

Yenimuhacir Köyü-Özen Satır Et Lokantası

Daha önce ki yazılarımda Keşanlı Enver Usta'dan bahsetmiştim...İşte burası da orjinal Satır Et Lokantası...Keşana bağlı Yenimuhacir Köyü'nün içinde..Ana yoldan içeriye girmeniz gerekiyor ve eğer klimayı kapatıp camları açarsanız et kokuları size kılavuzluk edecektir..Kırk yıl düşünsem böyle bir köyde böyle bir lezzet üssünün olacağı aklıma gelmezdi. 5 yıl önce benzin alırken tesadüf eseri pompacı arkadaş tavsiye etmişti burayı...Sonra da abonesi olduk işte anlayacağınız...





İlk geldiğimizde minik ve yeşil bir bahçesi vardı ama bu alanı kaldırıp mekanı büyültmüşler..Alt katda mutfak ve daha çok bekar abilerin takıldığı bir bölüm var. Malum Trakyadayız ve akşamcımız çok olur..Aslında buralarda akşam ya da gündüz de farketmiyor ya:) Şarkıda dediği gibi:

İçmek korkulu rüya
İçmemek büyük acı
Hangi yöne dönüp baksam
Karşımda Yeni Rakı.. 





Ustam kuzu etinden hazırlanmış satır köfteleri hazırlarken...Vallahi beni hiç ilgilendirmiyor içine ne koyuyor nasıl pişiriyor??????








Bir köy Lokantası olmasına karşın masalarda beyaz örtüler serili..Artık birçok lokantada rastlanan bir durum değil bu maliyet hesapları gereği..İnce bir düşünce bence..Ve malzemede bu beyaz örtülerin üzerinde çok daha çekici oluyor desem abartmış olmam herhalde..

Fazla düşünmenize gerek yok...Bol soğanlı bir çoban salata , muhteşem yoğurt ve bol bol satır köfte söyleyin..Pirzola mı yesem ? Daha başka ne var v.b gibi garip istekleriniz olacaksa da buraya gelmeyin gidin başka bir yerde yiyin...Adı üstünde Özen Satır Et Lokantası...Ha bir de mutlaka peynir tatlısı yiyin..Mekanın yoğurtlarını tedarik eden Mandıracı Abi hazırlıyormuş..Yok böyle bir lezzet her seferinde bir kg da paket alıyorum..eve götürüyorum..

15 Ekim 2011 Cumartesi

ASSOS 2011 MAYIS-İrfanın Yeri-

Aslında Assos ve civarı sunduğu tarihi ve doğal güzelliklerinin yanında çocukluğumdan şöyle böyle hatırladığım camping alanlarını da barındırıyor. Salaş masalar, derme çatma bir kulube ve ailece çalışıp işi geliştirmeye çalışan 2.nesiller...İrfan'ın Yeri de bunlardan birisi..Kadıga Koyundan Küçükkuyu'ya giderken hemen sağ tarafta bulunan Eden Beach Hotel'in yanında bir tesis.Aslında pek tesis denemez ama olsun:)...Zaten güzelliği de burada başlıyor...Suni değil ve doğallık ön planda.
Barbunlar cıtir cıtir denizden henüz çıkmışlar dostlarım.
                                                                            





Tezgahta Barbun varsa başkasına dönüp bakmam bile ama arkadaşın sipariş ettiği Dülger de fena değildi hani...Namı diğer Peygamber Balığı...Vallahi mübarek birşeydi...Buralarda ayrıca Ege'nin Kalkan'ı olarakda biliniyor...

 





Yan tarafta soğukları seçeceğimiz dolabı görüyorsunuz . Ama pekde bunlarla uğraşmadan balık ve salatayla idare edeceğiz.

Edemedik...Sigara böreği ve yoğurtlu biber ve patlıcan kızartması sipariş ettik..Vallahi çocuklar için he..he..he..he:)






Tabiki iki tane fırtına için olmazsa olmaz köfteler ızgarada yerlerini aldılar.....




Zeytin ağaçları gölge ve serin alan yaratmada birebir...

Denize de girebilirsiniz tabii ki...

Salata enfes...zaten sağlıklı bir seans oldu bu seferki.

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Assos 2011 Mayıs-Sivrice Liman Konukevi-

Sanırım 2011'in ilk 5 ayında yaptığım en güzel hareketlerden biri hatta en güzeli bu oldu...Neymiş o? Hemen söyleyelim o zaman...Aşağıda ki ARISTO heykelinin tam karşısında durun...


Durdunuz değil mi? Şimdi arabanıza binin ve  sağa dönün..Babakale istikametine doğru ilerleyin..ama yavaş sürün...manzaranın tadını çıkarın..





Tabelaları izleyerek yılan gibi kıvrıldık ve feci şekilde ıssız kalmış, bilenlerin geldiği,gelmeyenlerin de neler kaçırdıklarını bilmeden fakat bu yazılanları okuduktan sonra keşke bende buraları bilseydim ulennnn tarzında hatta "o kadar gittik Assos'a ama bir kısmet olmadı Aristo'dan sağa dönmek" diyecekleri bir Balıkçı Köyü Sivrice ve mekanımız da hemen ufacık limanın dibinde konuşlanmış olan emekli Dz.Albay Şener Abi'nin işlettiği Liman Konukevi... Albay kendi çapında küçük bir cennet yaratmış kardeşim..İki katlı bir ev, yemyeşil bir bahçe ve sanat eseri gibi hazırladığı müthiş deniz mahsülleri...Ben hiçbir yerde bir mezgit için bu kadar uğraşan birilerini görmedim dostlarım..

Fazlada uzatmadan olaya geçelim..Öncelikle şunu belirtmeliyim..Albay konuklarına karşı gayet anlayışlı ve sevecen. Mesela sipariş alırken çekti bir sandalye yanımıza oturdu. Bir danışman gibi anlattı,sorular sordu ve ne yalan söyleyeyim o masadan kalktıktan sonra bizi çok güzel şeylerin beklediği gibi bir hava esti..Yanılmadım da...Buyurun bakalım..

Ahtapot Salatası ile başlayalım...Salata dediysem de içinde ıvır zıvır yok..Sadece ahtapot,kornişon turşu ve sızma Kuzey Ege zeytinyağından oluşuyor..Afiyetle yeniyor..Lokum dedikleri bu olsa gerek..Bu arada malzemeler ya denizden ya da köydeki bahçelerden..Dipfriz dedikleri şey lügatda yok belirtelim istedim.


Masada deniz ürünleri haricinde Albayın Eşi'nin hazırladığı güzelliklerde mevcut...Buyrun zeytinyağlı Barbunya..Yemeye doyamadık anacıımmmm...


İşteeee...Lakerda...Yanında soğan eşlik ediyor..Mutlaka deneyin


Şimdi de sizleri uskumru füme ile tanıştrayım...Dereotu eşliğinde ve tuzlu...Keşke gece gelseydim...Çünkü bunun yanında rakı içmeniz gerekir...gündüz vakti içemedik yaw...


Ufak bir ara...Masaya eşlik ediyor...Yemeyin sakın haaa...


Ve karşınızdaaaaaa Sübye...Peki nedir bu Sübyeeee...Anlatayım hemmennn....Kendileri Mürekkep Balığı oluyor...ve kuş üzümü ile dolmalık fıstık eşlik ediyor...Masanın en iddialı ağır abisi...Banmaya kıyamadık..


Havuç Borani...Yumurtayı haşla..küp küp doğra..havucu da aynı şekilde..sonra ekle cevizleri..bas sarımsağı ve zeytinyağını...birazda ekmek içi var sanırım...mükemmeeellll


İmambayıldı...Bol malzemeli ve hafif..Hayatı sadece on saniye kadar sürdü..


Burada biraz mola vermek zorunda kaldık...Patlamak üzereydik..Fakat Kalamar müthişti...Hayatımda ben bu kadar lezzetlisini ve çıtırını yemedim...Yanında hardal sos ile..Alıştığımızdan biraz farklı

Ve final...Mezgit...Yumurtaya bulanmış..Yağda kızartılmış..Lezzet bombardımanı..Bu balık genelde küçümsenir...fakat burada bayağı bir yüceltilmiş hakettiği değeri bulmuş..On puan..on puan..on puan


Mükemmel bir yemek yedik...Denize saatlerce baktık..Burada bir arsa alıp ev mi yapsak diye planlar..hayaller..Ama o kadar kolay değil herhalde vazgeçmek alışkanlıklardan yaşanmışlıklardan...Bunların hepsinden sıyrılıp eşi ile birlikte İstanbul'dan vazgeçen doğma büyüme Üsküdarlı Emekli Dz.Kıdemli Albay Şener Abi'ye,ailesine ve Cancan'a selam olsun...Lanet olsun İçimde ki Balık Sevgisine.....






Assos 2011 Mayıs-Behram-

Olmazsa olmaz... Limanı ve antik yerleşim mekanları ile bir kere geleni tekrar tekrar kendine çağıran Behram.. Manzara,deniz,otel ve balık.. üstüne de dondurma. Tarihi hakkında burada geyik yapmaya gerek yok. En ünlü Behram Sakini olarak Aristo gösteriliyor...Köyün girişine de heykelini dikmişler. Bu heykele dönük durduğunuz zaman sağ taraftan Sivrice-Babakale istikametine , sol taraftan Kadırga-Küçükkuyu istikametine ve direkt giderseniz de Limana ulaşırsınız.



Liman denilen yer eskiden meşe palamutu depoları olarak kullanılan daha sonradan otel olarak değerlendirilen taş binalrdan olşan bir yer. Ayrıca manzaraya üstünde yürüyüş yapılan bir mendirek ve balıkçı teknelerinin yanştığı ufak bir liman eşlik ediyor. Ne yapılır derseniz otellerin resturantlarında keyifli vakit geçirip denizin üstünde ki kahvede fincanda pişirilen Türk kahvesini içip denize bile girerseniz...Tabii buz gibi su hoşunuza giderse...




Behramkale'de en çok keyif aldığım şey yukarısı...Hani 2006'da geldiğimde herkesin yanına bir şişe şarap ve birkaç kadeh alarak güneşi batırdıkları yer...Agorası,tapınağı ve Midilli manzarası ile.. Bu sene kapanış 19:30'da...güneşi batıramadık anlayacağınız...olsun...yine de güzell










29 Mayıs 2011 Pazar

Assos 2011 Mayıs-Kadırga Koyu-

Assos'a bu herhalde üçüncü gelişim.. Her seferinde farklı heyecan yaratmıştır bende. İlk iki sefer iki kişiydik bu sefer ArabadaÜçKişi..Her zaman aynı yerlerde konaklamak ve yemek yemek gibi bir saplantımız olmadığı için bu sefer Kadırga Koyu denilen uzunca bir plaja sahip sit alanı ilan edilmiş olan bölgeden Hunters Otelden yer ayarladım. Fakat yapmış odukları restorasyon çalışmaları yüzünden olacak ki aile odası adını verdikleri minnacık ve pis odalarda  bir gece kaldıktan sonra direkt topukkkk...Bu duruma  sundukları alalade sabah kahvaltısı ve akşam yemeği de etkili oldu desem yalan sayılmaz yani..




20 Mayıs sabahı yaptığımız birkaç araştırmadan sonra Grand Assos Oteli'nde sahibi olan Bayramın Yeri-Kadırga Otel- de karar kıldık. Nisbeten daha iyi yemek,servis ve temizlik sunuyorlar. Ayrıca deniz suyu ile doldurdukları mini bir yüzme havuzu da mevcut.Hem de aynı fiyata 75 TL.




Kadırga Koyu araba ile Behramkale'ye sadece 5 dk. mesafede. Benden tavsiye bazı sitelerdeki konuk yorumlarına aldanıp önceden rezervasyon yapıp gitmeyin. Oraya gidin,gezin,inceleyin ve pazarlık yapın..Butik Otel lafına da pek fazla inanmayın..zira butik olabilmeleri için bayağı bir mesafe katetmeleri gerekiyor gibi. Sit alanı olmak çöp alanı olmak anlamına mı geliyor anlayamadım... Lanet olsun içimdeki Assos Sevgisine..

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Keşanlı Enver Usta

Yenimuhacirköy isminin bende ayrı bir yeri vardır...Aslında bir petrol istasyonunda çalışan pompacı sayesinde tanıdım bu küçük köyü...Köyün özelliği ise Keşan tarafında yapılan en lezzetli satır et restaurantına sahip olmasıdır bence...Beylikdüzü'nde yeni açılan Keşanlı Enver'in tabelasını görünce de ertesi gün soluğu mekanda aldım..Zannettim Yenimuhacirköy usulu..


Mekan oldukça ferah kaliteli ahşap masalar ve duvar kağıtları ile dekorasyona vakit ve nakit harcadıkları belli oluyor:) Ayrıca Esenyurt'un gökdelenlerine ve gettolarına bakan manzaralı mı manzaralı bir terasa da sahipler.. Servis elemanları eğitimli, bilgili( Özellikle et konusunda)
Menu sağlam...Trakya'ya özgü mezeler de mevcut sıradan olanlarda..
Ben salata niyetine "Girit Ezmesi" adı verilen ve madımak,rezene gibi birkaç otun buharda piştikten sonra zeytinyağı ve sarımsak ile sotelenmesinden sonra üzerine beyaz peynir eklenerek-Büyük ihtimalle Keçi-servis edildiği meze ile olaya giriş yaptım..İyiki de yapmışım...:)


İkram olarak uzun ince dikdörtgen ve dört parçalı bir tabak içinde sunulan sızma zeytinyağı, yeşil biber ve peynir , turşu ve bir çeşit daha peynirden oluşan sıcak pide tarzı bir ekmeğin eşliğinde çok feci lezzet kombinasyonunu daha da ilginç hale getiren şey ise shot bardağında gelen pembe acılı turşu suyu oldu...



Et olarak tabii ki satır et...Bilmeyenler için anlatıyım biraz. Etler Trakya'dan kuzu..Satır etin özelliği adı üstünde Satır ile kıyma haline getirilmesinde, Enver Usta bu konuda çok iddialı ve diyorlarki"En ufak sinir bırakmıyoruz eti saatlerce işliyoruz" Gerçekten de öyle...Yanlız baştan söyleyelim de bana kızmayın yağlara dokunmuyorlar..Ve tuz hariç herhangi bir şey eklemeden kömür ateşinde ızgarada pişiriyorlar. Mevsimine göre etde biraz koku olabilir nitekim 12 ay boyunca kuzu etine ulaşmak pek de mümkün değil:)


Etin yanına koydukları püre falan bence olmamış..Bunun orjinali küçük tabakta tek parça yanında herhangi bir materyale pek de ihtiyaç yok.. Kardeşim içiciyiz biz diyorsanız Yeni Rakı sofranıza uygun fiyatlarla eşlik edebiliyor.. Ben genelde yiyici olduğumdan pek fazla ilgilenmiyorum.
Mezeler 5 etler 14 TL'den başlıyor.

P.S: Keşke İstanbul'un sıradan restaurantları gibi değil'de Keşan'ın ruhunu yansıtan dekorlu bir mekan açsalardı.. Ama yine de ENVER USTA denenmesi gereken bir mekan. Kahrolsun içimde ki Satır Et sevgisine....